Bu Blogda Ara

27 Kasım 2012 Salı

PROJEKSİYON

PROJEKSİYON

LCD teknolojisi ile birlikte gelişen transparan LCD üzerinde oluşan görüntünün kuvetli bir projektör ışığı ile merceklere yansıtılarak istenilen mesafedeki bir perde üzerinde görüntünün odaklaştırılarak görsellik elde etme tekniğine verilen genel addır.
Projeksiyon cihazları geçmişten günümüze sinemavizyon cihazlarının yerini alan kompakt cihazlardır.Çalışma prensibi LCD VE DLP teknolojilerine göre farklılık göstermektedir. Projeksiyon cihazlarının gerçek kullanım alanları özellikle okularda, toplantı salonları ve seminerler salonları gibi kalabalık bir topluluğa hitap ederken herkesin rahatlıkla görebileceği gibi bir ortam sunmaktır. Projeksiyon cihazı üreten şirketler zamanla teknolojilerini yükseltmiş ve artık yüksek çözünürlükte hatta 3d üç boyutlu cihazlara kadar gelişimini tamamlamıştır.

ÇALIŞMA PRENSİBİ
Projeksiyon cihazları kaynaktan verilen video sinyalini alır(cvbs ,hdmi,vga,s-video) ve objektif sistemini kullanarak gelen video sinyalini yansıtarak perdeye aktarır. Bu aktarım esnasında yüksek güçte ışık kullanımı gerekir. Burada projeksiyon cihazının verdiği ışığın kalitesi çok önemlidir. Bu işlem için projeksiyon lambası devrededir ve aktarım işini projeksiyon lambası gerçekleştirir. Aktarım esnasında gerekli ayarlar projeksiyon cihazının objektif olarak kabul edilen kısmından manuel olarak ince ayar ile sağlanır.Eğrilik, bulanıklık ve tutarsızlıklar böylelikle düzeltile bilinir. Ayrıca dijital projektör olarak bilinen video projektör, geleneksel bir yansıtıcı projeksiyon perdesine proje olabilir, ya da tek bir birleşik görüntü aygıtı oluşturmak için yarı saydam bir arka projeksiyon ekranı olan bir kabin içine yerleştirilmiş olabilir.

EKRAN ÇÖZÜNÜRLÜKLERİ
Günümüzün(2012) modern taşınabilir porjeksiyon cihazları için ortak ekran çözünürlükleri aşağıda verilmişti



  • SVGA (800 × 600 piksel),
  • XGA (1024 × 768 piksel),
  • 720p (1280 × 720 piksel),
  • 1080p (1920 × 1080 piksel)
Ancak bir projeksiyon cihazının kalitesini tayin eden en önemli etken çözünürlüğü değil, ışık çıktısıdır. Işık çıktısı kısace “lm” yani Lümen olarak bilinir. Lümen değeri ne kadar büyük ise projeksiyon cihazı o kadar büyük bir ekrana ve parlaklığa sahip demektir. Örneğin, küçük perdeli bir ortam için 1500-2500 ANSI lümen ışık çıktısı yeterlidir; yaklaşık 2500 ile 4000 lm ise orta ölçekli bir toplantı salonuna yetmekteyken, 4000 lm çok büyük ekranlarlı mekanlar ve konferans salonları için yeterli gelmektedir.












MONİTÖRLER

GÖRÜNTÜLEME BİRİMLERİ

MONİTÖR:

Monitör, görüntü sergilemek için kullanılan elektronik ya da elektro-mekanik aygıtların genel adı. Monitör, başta televizyon ve bilgisayar olmak üzere birçok elektronik cihazın en önemli çıktı aygıtıdır. Monitör, plastik bir muhafaza içerisinde gerekli elektronik devreleri, güç transformatörünü ve resmi oluşturan birimleri içerir. Monitörle bilgisayar arasındaki iletişimi ekran kartı sağlar. Yani, monitörden çıkan veri kablosu bilgisayar kasasında ekran kartına bağlanır. Monitörlerin boyutları inç ölçü cinsinden belirlenir. Monitörlerin boyutları, 14 inç, 15 inç, 15.4 inç(laptop), 17 inç, 19 inç, 22 inç gibi değerlerle ifade edilir. Bu boyut monitör ekranının bir köşesinden diğer köşesine olan uzaklıktır.

MONİTÖR TÜRLERİ

Monitörler iki tiptedir. CRT ve daha modern olan LCD monitörler. CRT monitörlerin boyutları bir televizyon gibi, oldukça büyüktür. LCD monitörler ise çok daha incedir.

CRT MONİTÖRLER


Bir monitörün en önemli parçası çeşitli elektronik devrelerle birlikte CRT (Chatode Ray Tube – Katot Işınlı Tüp) denilen havası boşaltılmış ve ön yüzeyi binlerce fosfor noktacığından (dot) oluşan koni şeklindeki tüptür.
Bu tüpün geniş tarafı dikdörtgen şeklindedir. Diğer dar tarafında ise elektron tabancası bulunur.
Tabanca içerisindeki katot levhaları tel fleman (ısıtıcı) ile ısıtılır ve tüp içerisinde serbestçe dolaşan elektron bulutu oluşturulur. Negatif kutuplandırılan katotlar ile pozitif kutuplandırılan ekranın iç yüzeyi arasında büyük bir gerilim farkı uygulandığında katotlarda oluşan elektronlar dış yüzeye doğru fırlar.
Sabit olarak yerleştirilen odaklama elemanları bu elektronları bir araya getirerek bir ışın halinde ekran orta yüzeyinde odaklar. Bu ışını ekranın istenilen taraflarına yönlendirmek için elektron tabancasının etrafında yatay ve dikey saptırma bobinleri bulunur. İşte bu ışının ön yüzeyde gezdirilmesi suretiyle ortaya görüntüler çıkar.
Ekran kartından sinyal geldiği müddetçe bu ışında monitörün sol üst köşesinden başlayarak fosfor ile kaplı ön yüzeyi tarar. Burada verecek çinko oksit türevi kullanılır. Noktanın hızlı hareketi görüntüyü oluşturur. Gözümüz gecikmeli algıladığı için görüntü oluşur.
Elektron demetinin ekranda saniyede kaç resim taradığı ekran kartı tarafından belirlenir. Bu değer saniyede 50 ile 120 arasında değişir. Bu değerler “tazeleme” frekansı olarak isimlendirilir. Değerin yüksek olması görüntü kalitesini ciddi ölçüde artıracaktır. Değer düşük olursa monitörde gözü yoran kıpraşımlar daha da fazla olacaktır.
Renkli monitörlerde renklerin oluşması için üç temel renk (kırmızı-yeşil-mavi) kullanılır. Her renk için elektron tabancası içerisinde bir ışın demeti oluşturan eleman vardır. Ayrıca ekran yüzeyi de üç ayrı renkten oluşan fosfor tabakasından oluşur. Bu tabakalar delikli bir maskenin arasından aydınlatılır. Hassas bir şekilde ayarlanan bu deliklerde her renge ait ışın demeti sadece o renge çarpar.
Monitördeki her nokta üç ayrı renkteki fosfor damlacığından oluşur. Bu üç fosfor damlacığı da bir araya gelerek “pixel” leri oluşturur. Birbirine en yakın aynı renkteki iki noktanın merkezleri arasındaki uzaklığa “dot pitch” denir. Nokta aralığı anlamına gelen bu ifadenin bu günkü değerleri 0.24 mm ile 0.28 mm arasında değişmektedir. Bu değerlerin küçük olması görüntü kalitesinin artması anlamına gelir.









LCD MONİTÖRLER
LCD (Liquid Cyristal Display) monitörlerde görüntü sıvı kristal diyotlar yardımıyla sağlanmaktadır. Bu diyotlara gerilim uygulandığında, içlerindeki moleküllerin polarizasyonu değişmekte ve beraberinde de diyotun geçirgenliği değişmektedir. Bu duruma dijital saatlerde de rastlamaktayız. Normalde şeffaf olan bu diyotlara gerilim uygulandığında geçirgenliklerini kaybederler ve siyaha dönerler. Renkli LCD monitörlerde ise çok ufak ve birden fazla diyot kamanı kullanılarak görüntü alınmaktadır.
LCD monitörler DSTN ve TFT olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ucuz olan ve “passive matrix” teknolojisini kullanan DSTN (Dual-Scan Twisted Nematic)’ler çözünürlükleri ve görüş açıları TFT’lerden düşük olan monitörlerdir. Bu monitörler genelde dizüstü bilgisayarlarda kullanılmaktadır. TFT (Thin Film Transistor)’ler ise “active matrix” adı verilen ve görüntüyü daha parlak ve keskin gösteren bir teknoloji kullanırlar. TFT’lerde her piksel bir ya da dört transistör tarafından kontrol edilir ve bu sayede flat panel ekranlar arasında en iyi çözünürlüğü sunarlar..








MONİTÖR BOYUTLARI
Aşağıda küçükten büyüğe olmak üzere monitör boyutları verilmiştir.
  • 15 inç-38 cm ekran
  • 17 inç-43 "
  • 19 inç-48 "
  • 22 inç-56 "
  • 26 inç-66 "
  • 32 inç-82 "
  • 40 inç-102 "
  • 42 inç-106 "



FARELER

FARE(MOUSE)

Fare ya da mouse, genellikle avuç içinde tutulan, hareketleri bilgisayar ekranındaki imlecin hareketlerini kontrol eden, bilgi giriş aygıtı. Fare modeline göre üzerinde bir veya daha fazla sayıda tuş ve tekerlek bulunabilir. İlk bilgisayar faresi 1964 yılında Douglas Engelbart tarafından yapıldı. Fare el hareketlerini mekanik, LED'li optik, laserli optik yöntemle algılayabilir. Fare elde ettiği bilgileri bilgisayara kablo, kızılötesi,radyo dalgalar veya Bluetooth ile aktarabilir.











KABLOLU MOUSE
Bilgisayarın ilk zamanında seri port ve AUTOEXEC.BAT dosyalarına özel eklenen sürücüler ile çalışan fareler, zamanla PS/2 adlı porta alınmış ve çoğu işletim sisteminde alt seviyelerde desteklenmeye başlamıştır.
Günümüzde çoğu kablolu fare bilgisayara USB portundan bağlanır. Ayrıca çeşitli adaptörler vasıtasıyla USB girişler PS/2'ye ya da tam tersine dönüştürülebilir









KABLOSUZ MOUSE










KIZIL ÖTESİ MOUSE
Bu fareler, bilgisayar ile iletişiminde bir kızılötesi sistem kullanır. Sistem, bilgisayarın seri, PS/2 veya USB portuna takılır, fare ise sistemle kızılötesi ışınlar ile iletişim kurar. Eğer fare ile sistem arasına bir cisim girerse, fare hareketleri hissedilmeyecektir. Bu tür farelerden günümüzde satılmaktadır.







Radyo Dalgalı Mouse
Kızılötesi farelerden farklı olarak bu fareler iletişim için kızılötesi ışın yerine radyo sinyalleri kullanırlar. Kapsama alanları genelde onlarca metre civarındadır.











BLUETOOTH FARELER
Bu fareler, kimi bilgisayarlar ile entegre gelen Bluetooth kablosuz teknolojisini kullanarak iletişim kurarlar. İlk iki türe göre büyük bir avantajları vardır: Standart bir protokol kullandığı için her cihazla kullanılabilir (PC, Apple ve hatta Pocket PC) Bu herkes tarafından kabul edilmistir.







3D MOUSE
1990'lı yılların sonlarında Kantek firması ilk 3D ring faresini tanıttı. Yüzük şeklinde parmağa takılan ve 3tuşa sahip olan bu aygıt üstündeki kızılötesi ışık ile parmak hareketini algılamaktaydı. Ancak yeterli ve verimli bir fare olmayı başaramadığı için popüler olamadı.Üstünde çalışmalar hala sürmektedir.












MEKANİK FARE
Topu ve hareketli parçalari vardir.









OPTİK FARELER
Optik fare: Mekanik bir fare olduğu gibi iç hareketli parçalar yerine hareketin altında yatan yüzeye göre tespit etmek, bir ışık yayan diyot ve fotodiyotlar kullanır.









LED'li OPTİK FARELER

Bu tür fareler altlarında bulunan LED'in yaydığı ışığın yansıması ile hareketi algılarlar. En üst modelleri 1000-1600 dpi gibi yüksek hassaslığa varabilir.
 












LAZERLİ OPTİK FARELER


Bu tür fareler altlarında bulunan lazer ışık kaynağının yaydığı ışıklar vasıtasıyla hareketi algılarlar. İmleç hareketlerine çok yüksek hassasiyet isteyenler için uygun bir seçenektir. Hassasiyetleri 3000 dpi ve üzerine çıkabilir. Hareketi algılama şekline göre fareleri üçe ayırırsak en pahalı tür lazerli optik farelerdir.














DOKUNSAL FARELER


Logitech firması 2000 yılında titreşimi sağlayan küçük bir işletici içeren dokunsal fare (tactile mouse)'yi tanıttı. Bu fare, örneğin pencere sınır geçişlerinde dokunsal geri dönüşler ile kullanıcının duyusal arayüzünü arttıracaktı. Dokunarak sörf yapmak kullanıcının derinlik ve sertligi hissedebilmesini gerektirir. Bu özellik ilk elektroreolojik dokunsal fare ile sağlandı, fakat ürün piyasaya sunulmadı.








KLAVYE-ÇALIŞMASI VE KULLANIMI

KLAVYE
Tuştakımı ya da klavye (İngilizce: Keyboard; Fransızca: Clavier) bilgisayarın en önemli giriş ögesidir. Üzerinde 
harflerrakamlar, işaretler ve bazı işlevleri bulunan tuşlar vardır.Türkçeye özel iki tür tuş düzenlemesi vardır: F klavye ve Q klavye.,
ÇALIŞMASI
Tuştakımında her tuşa iki kod atanmıştır (Hex kodu). Tuşa basınca oluştur kodu tetiklenir. Tuş bırakıldığı zamanda bitir kodu tetiklenir. Karakter atamaları kod sayfalarında saklıdır. Bunlar her tuş koduna belirli bir karakter karşılığı düşürürler. KEYB komutu basit anlamda klavyeden gönderilen her kod için uygun bir karakter atamakta kullanılan bir tabloyu yükler.Bu işlemi çok hızlı zaman içinde gerçekleştirdiğinden bize kolay bir iş gibi gelir.Ancak yukarıda anlatıldığı gibi karışık bir işlemi vardır.















KULLANIMI
Tuştakımı hatasında önce kablo denetlenmeli, bozuksa değiştirilmelidir. Tuşların biri veya birkaçı çalışmıyorsa çıkarılıp saf suyla temizlenmelidir. Klavyeler artık çok ucuzladığı için gövdedeki bozukluklarda komple değiştirilmektedir.
Harf bölümünde F tuştakımında A ve K üzerinde, Q tuştakımında F ve J üzerinde ve bütün klavyelerde sayı bölümünün 5'i üzerinde başlama kabartıları vardır.
Standart tuştakımı dışında öher dilin fiziksel tuştakımı olduğu giamı bulunur